Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.
- Die Vereinigten Staaten verfügen über reichhaltige Bodenschätze.
O, Amerika Birleşik Devletleri'nden geldi.
- Er kommt aus den Vereinigten Staaten.
Devlet, insanları eziyor.
- Der Staat unterdrückt die Menschen.
Hiç yurt dışında bulundun mu?
- Have you ever been to a foreign country?
Hiç yurt dışına çıktın mı?
- Have you ever been outside the country?
O, memleketine ihanet etti.
- He betrayed his country.
Memleketime geri döneceğim.
- I am going back to my native country.
Her yaz köye giderim.
- I go to the country every summer.
Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- They lived in the countryside during the war.
Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.
- Tom is a loyal citizen of his country.
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
- A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
- The government of this country oppresses its people.
Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
- In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.
- An international trade ban could be the last straw for that country's economy.
Hükümet üç günlük ulusal yas ilan etti. Ülke genelinde bayraklar yarıya indirildi.
- The government has declared three days of national mourning. Flags across the country have been lowered to half-mast.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Kırsal bölge güzeldir.
- The countryside is beautiful.
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.
- We spent a quiet day in the country.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.