Değerli öğeleri araçta bırakmayın.
- Do not leave valuable items in the vehicle.
Tepside beş öğe var, bunlardan üçü anahtar.
- There are five items on the tray, three of which are keys.
Değerli öğeleri araçta bırakmayın.
- Do not leave valuable items in the vehicle.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
Masanızdaki şu öğelerden hangisini görüyorsunuz?
- Which of these items do you see on your desk?
Güçlü rüzgarlar güvensiz öğeleri uçurabilir.
- Strong winds can blow away unsecured items.
Tom pastayı altı parçaya böldü.
- Tom cut the pie into six pieces.
Ben üç parça mobilya satın aldım.
- I bought three pieces of furniture.
Berber dilinde örnekler ekliyoruz.
- We are adding examples in Berber.
Çok sayıda güzellik örnekleri vardır.
- There are many examples of beauty.
Bu parçaları elde etmesi oldukça zordur.
- These items are rather hard to obtain.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.
Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.
- Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.
Cam parçalara bölündü.
- The glass broke to pieces.
Tom her sabah işe giderken demiryolu raylarını geçer.
- Tom crosses the railroad tracks every morning on his way to work.
Lütfen demiryolu rayları yakınında oynamayın.
- Please don't play near the railroad tracks.
He tore the photographs into pieces.
- Er riss die Fotos in Stücke.
She tore the letter into a thousand pieces.
- Sie zerriss den Brief in tausend Stücke.