Bir adım ileriye ilerle.
- Move forward one step.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Tom adımlarını yeniden izledi.
- Tom retraced his steps.
Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
- The hallway is slippery, so watch your step.
Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.
- Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung.
Okula koştum, ama zil çoktan çalmıştı.
- I ran to school, but the bell had already rung.
Tom'un niyeti Mary'nin parmaklarına basmak değildi.
- Tom didn't mean to step on Mary's toes.
Birinin damarına basmak istemedim.
- I didn't mean to step on any toes.
Üst basamak yeterince güçlü mü?
- Is the top rung strong enough?