speisung

listen to the pronunciation of speisung
Английский Язык - Турецкий язык

Определение speisung в Английский Язык Турецкий язык словарь

feeding
besleme

Köpeğini fıstık ezmesi ile beslemeyi hiç düşündün mü? - Have you ever tried feeding your dog peanut butter?

Köpeğimi dondurma ile beslememde bir sorun olur mu? - Is there any problem with feeding my dog ice cream?

supply
tedarik

Bu su kulesi üç günlük tedariki tutar. - That water tower holds a three-day supply.

Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu. - Grant wanted to cut the supply lines between the two cities.

supply
{i} arz

Son zamanlarda bu ürün için talep arzdan daha hızlı artmıştır. - Recently the demand for this product has increased faster than the supply.

Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır. - Prices depend on supply and demand.

supply
arz,v.sağla: n.tedarik
feeding
{f} besle

Köpeğimi ne tür mamayla beslemeliyim? - What kind of food should I be feeding my dog?

Köpeğimi ne kadar beslemeliyim? - How much should I be feeding my dog?

supply
mevcut
supply
vermek
feeding
(Elektrik, Elektronik) Değişik noktalardan (genellikle iyonosfer) gelen radyo dalgalarının fazlarının,herhangi bir noktada birbirini destekleyecek ya da zayıflatacak yönde bulunmaları sonucunda alınan sinyal kuvvetindeki artma ya da azalma
feeding
besleyerek
feeding
{i} bakma
feeding
{i} geçindirme
feeding
{i} doyurma
feeding
(Tıp) Gıda, yemek, besin
supply
{i} ödenek
supply
{i} levazım
supply
(Avrupa Birliği) sağlamak, temin etmek, tedarik etmek
supply
{f} with (birinin ihtiyacını) karşılamak; (bir şeyi) bulup (müşteriye) ulaştırmak: He supplies us with tobacco. Tütün ihtiyacımızı karşılıyor
supply
bir makamı işgal etmek
Немецкий Язык - Английский Язык
feed (of material)
feeding
charging (of material)
supply
Speisung (Wasserbau)
delivery (water engineering)
Speisung (Wasserbau)
feeding