Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.
- I was asked to sit on the platform with the speakers.
Ondan hoparlörlerindeki ses seviyesini azaltmasını rica ettim.
- I asked him to turn down the volume on his speakers.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
Hoparlöre yakın dinledi.
- He listened closely to the speaker.
Bilgisayarım için yeni hoparlörlere ihtiyacım var.
- I need new speakers for my PC.
Biz hoparlörlü telefonda mıyız?
- Are we on speakerphone?
Bilgisayarım için yeni hoparlörlere ihtiyacım var.
- I need new speakers for my PC.
O, iyi bir İngilizce konuşucusudur.
- He is such a good English speaker.
O, akıcı bir İngilizce konuşucusudur.
- She is a fluent speaker of English.
Bazı Almanca sözcükleri telaffuz etmek, İngilizce konuşan biri için son derece zordur örn. Streichholzschächtelchen
- Some German words are extremely difficult to pronounce for an English speaker, for example: Streichholzschächtelchen.
Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.
- The speaker's comments were highly offensive.
Spiker seyircinin öfkesini tahrik etti.
- The speaker aroused the anger of the audience.
Onlar spikeri gülerek susturdular.
- They laughed the speaker down.
The company hired a motivational speaker to boost morale.
A native English speaker.
... where we now have had more than 1,000 speakers come over ...
... It has audio out. And these examples can connect to either speakers or my home stereo system. ...