spagat

listen to the pronunciation of spagat
Немецкий Язык - Турецкий язык
m, n bir bale veya jimnastik figürü
l. m (bayer; öst.) sicim, kmnap
Английский Язык - Турецкий язык

Определение spagat в Английский Язык Турецкий язык словарь

cord
{i} kordon

Polis olay yerini kordon altına aldı. - Police cordoned off the crime scene.

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

cord
{i} bağ

O, kordonu makineye bağladı. - He connected the cord to the machine.

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

cord
ip
cord
tel

Biz hala kablolu telefon kullanıyoruz. - We still use a corded telephone.

cord
{f} bağla

Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır. - A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.

O, kordonu makineye bağladı. - He connected the cord to the machine.

cord
şerit
cord
(ses) tel
balancing act
hareket dengeleme
cord
(Biyoloji) kord

Polis bölgeyi kordon altına aldı. - Police cordoned off the area.

Sami, Leyla'nın boynuna bir kordon doladı ve onu ölümüne boğdu. - Sami put a cord around Layla's neck and strangled her to death.

cord
{i} ip, sicim, kaytan; kordon
cord
iple süslemek
cord
(Tıp) Kiriş, veter, tel, ip, kordon, chorda, tendo
cord
{f} iple bağlamak
cord
{i} (çalgı için) tel
cord
(isim) bağ, ip, kordon, sicim, şerit, fitil, fitilli kadife, fitilli kadife giysi, odun tartı birimi
cord
{i} sicim
cord
(fiil) bağlamak, kütükleri yığmak
cord
{i} fitilli kadife

Dimi ve fitilli kadife arasındaki farkı biliyor musunuz? - Do you know the difference between twill and corduroy?

Tom sık sık fitilli kadife pantolon giyer. - Tom often wears corduroys.

cord
5 metre küp hacminde bir odun tartı birimi
Немецкий Язык - Английский Язык
cord
string
packing cord
packing string
balancing act (between something)
splits
packthread
balancing act
Spagat (zwischen etwas)
balancing act (between something)
Sie haben den Spagat zwischen der Beibehaltung des ländlichen Charms und moderne
They have successfully managed the balancing act between retaining the rustic charm and modern conversion
einen Spagat machen
to do the splits