Biz biraz tavuk çorbası yedik.
- We had some chicken soup.
Çorbanızı içerken ses çıkartmayınız.
- Don't make noises when you eat soup.
Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı.
- The band are very excited about their upcoming tour.
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- I was so excited that I could not fall asleep.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Lütfen Tom'u heyecanlandırma.
- Please don't get Tom excited.
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
- There were a lot of excited fans in the stadium.
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
- Tom was excited about something.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- You must be very excited.
Pho is a traditional Vietnamese soup.