sonunda

listen to the pronunciation of sonunda
Турецкий язык - Английский Язык
finally

We finally decided to give him over to the police. - Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.

Because of hunger and fatigue, the dog finally died. - Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.

through

I finally got through the test. - Sonunda testi geçtim.

The storm eventually blew through. - Fırtına sonunda dindi.

at last, in the end, finally, eventually, at long last, at length, in the long run
eventually

Tom will eventually need an operation. - Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.

I always thought that Tom and Mary would eventually get married. - Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.

(Bilgisayar) in the last

You're asking what I'll do in the last hours before the end of the world. I'll probably take out the garbage and clean up the apartment, and you could come and help me with it. - Dünyanın sonundan önce son saatlerde ne yapacağımı soruyorsun. Muhtemelen çöpü çıkaracağım ve daireyi temizleyeceğim ve bu konuda yardım etmek için gelebilirsin.

in the long run
enfin
in
at the end of

Ken is going to the United States at the end of July. - Ken, temmuz ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.

There will be an economic crisis at the end of this year. - Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.

at the turn of
taking one thing with another
at length

At length, he began to cry. - Sonunda ağlamaya başladı.

At length, I found his house. - Sonunda evini buldum.

at long last
in the end

It'll come right in the end. - Sonunda o, yoluna girecek.

In the end she chose another kitten. - Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.

yet

He is yet to know the truth. - Sonunda gerçeği öğrenecek.

Are you over your cold yet? - Sonunda soğuk algınlığın bitti mi?

in fine
last

At last, the truth became known to us. - Sonunda,gerçeği öğrendik.

At last a good idea struck me. - Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.

at last

At last, the truth became known to us. - Sonunda,gerçeği öğrendik.

At last, the truth became known to us. - Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi.

after all

Tom made the right decision after all. - Tom sonunda doğru kararı verdi.

The old method proved to be best after all. - Eski metot sonunda en iyi olduğunu kanıtladı.

in the upshot
ultimately

Who will ultimately decide? - Eninde sonunda kim karar verecek?

eventual

I always thought that Tom and Mary would eventually get married. - Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.

Their argument eventually ended in a draw. - Onların tartışması sonunda berabere bitti.

at the end

The drugstore is at the end of this road. - Eczane yolun sonunda.

Ken is going to the United States at the end of July. - Ken, temmuz ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.

on the end
final

We finally decided to give him over to the police. - Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.

Because of hunger and fatigue, the dog finally died. - Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.

en sonunda
finally

Tom finally agreed to let Mary in on the secret. - Tom en sonunda Meryem'e sırrı vermeyi kabul etti.

Tom and Mary were finally alone. - Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı.

sonunda ... çıkmak
prove
sonunda başlayabilmek
(deyim) come round to
sonunda olan
eventual
sonunda varmak
land up
sonunda başarmak
have the last laugh
sonunda finally
in the end
sonunda onaylamak
put the seal on
sonunda onaylamak
set the seal on
sonunda razı olmak
come to agree
en sonunda
ultimately
en sonunda
at last

The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls. - Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü.

At last, he realized his error. - En sonunda hatasını anladı.

saygılarımla (yazı sonunda)
sincerely yours
eninde sonunda
In the end, at last, sooner or later, ultimately
eninde sonunda
At last, in the end, finally, eventually, at long last, at length
eninde sonunda
Ultimately, sooner or later, eventually
hafta sonunda
weekend
en sonunda
at length
en sonunda
after all
en sonunda
at last, at long last, finally, eventually, at length
eninde sonunda
in the end, at last
eninde sonunda
ultimately

Who will ultimately decide? - Eninde sonunda kim karar verecek?

eninde sonunda
in the end, ultimately, finally
oysa sonunda
as it turned out
yemek sonunda yenen tuzlu şey
savory
yemek sonunda yenen tuzlu şey
savoury [Brit.]
yıl sonunda
by the end of year
Турецкий язык - Турецкий язык
Sırada sonda olan, en sona kalanı, nihayetinde
En son zamanda, nihayetinde: "Söz verdim oğluma! Söz verdim" diye diretmişti ve sonunda araba alınmıştı."- R. H. Karay
nihayet

Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi. - Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.

Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu. - Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.

nihayetinde
sonunda
Избранное