Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
- Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Recently, he's been drinking too much.
- Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
- Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
There will be an economic crisis at the end of this year.
- Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
The international language Esperanto appeared in public at the end of 1887.
- Uluslararası dil Esperanto, 1887'nin sonlarında herkese gösterildi.
Kelly's latest book appeared last week.
- Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.
His latest novel is well worth reading.
- Onun en son romanı okumaya değer.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
I haven't read the final page of the novel yet.
- Romanın son sayfasını henüz okumadım.
He finally became the president of IBM.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
I will study abroad when I have finished school.
- Okulu bitirdikten sonra yurtdışında eğitim yapacağım.
The situation resulted in violence.
- Durum şiddetle sonuçlandı.
On the whole I am satisfied with the result.
- Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
Only after a long dispute did they come to a conclusion.
- Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.
We came to the conclusion that we should help him.
- Ona yardım etmemiz gerektiği sonucuna vardık.
It made me supremely happy.
- Bu beni son derece mutlu etti.
Tom closed his diary after writing about that day's events.
- Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
Close the door after you.
- Sizden sonra kapıyı kapatın.
I have not seen him lately.
- Son zamanlarda onu görmedim
Did the error occur right from the start or later on? - When?
- Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
He talked about ending the war in Korea.
- Kore'deki savaşa son verme hakkında konuştu.
I like stories that have sad endings.
- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
Tom sat at the bottom of the stairs wondering what he should do next.
- Tom daha sonra ne yapması gerektiğini merak ederek merdivenlerin alt kısmında oturdu.
I'll bet my bottom dollar he'll succeed.
- Onun başaracağına dair son dolarımla bahse girerim.
In the last analysis, methods don't educate children; people do.
- Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
After slapping Tom's right cheek, Mary stomped on his left foot.
- Mary, Tom'un sağ yanağına tokat attıktan sonra, sol ayağının üstünde tepindi.
We will play football after school.
- Okuldan sonra futbol oynayacağız.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
All in all, how many different schools have you attended?
- Sonuçta, kaç tane farklı okula devam ettin?
The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
He took charge of the firm after his father's death.
- Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.
He was the only recourse for his family after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra ailesi için baş vurulacak tek kişiydi.
My driver's license will expire next week.
- Ehliyetimin süresi gelecek hafta sona eriyor.
This offer expires on August 15, 1999.
- Bu teklif 15 Ağustos 1999 yılında sona erecek.
Yesterday was the last day of school.
- Dün okulun son günüydü.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
Members of the board will meet for a concluding session on March 27, 2013.
- Yönetim kurulu üyeleri, 27 Mart 2013 tarihinde bir sonuç oturumu için bir araya gelecek.
I was too hasty in concluding that he was lying.
- Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım.
He was utterly perplexed.
- O son derece şaşırmıştı.
Tom looks utterly confused.
- Tom son derece şaşırmış görünüyor.
I heard there were many double suicides in Sonezaki.
- Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.
Monica Sone was a Japanese-American writer.
- Monica Sone, Japon asıllı Amerikalı bir yazardı.
I needn't have watered the flowers. Just after I finished, it started raining.
- Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.
I don't feel well after drinking that water.
- Ben o suyu içtikten sonra, iyi hissetmiyorum.
After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.
- Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.
We arrived about forty-five minutes after sunset.
- Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.
The first minutes after a heart attack are crucial.
- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
- Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
- Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
Sami learned he had terminal cancer.
- Sami son aşamada bir kanseri olduğunu öğrendi.
They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Onlar sonu gelmiş şirketten, batan gemiyi terk eden fareler gibi kaçtılar.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
Tom can expect to hear from us by the end of the month.
- Tom gelecek ayın sonuna kadar bizden haber almayı bekleyebilir.
Fadil's devastating fate finally came to light.
- Fadıl'ın yıkıcı kaderi sonunda gün ışığına çıktı.
The fate of the hostages depends on the result of the negotiation.
- Tutsakların kaderi görüşmenin sonucuna göre değişir.
The room looks different after I've changed the curtains.
- Perdeleri değiştirmemden sonra oda farklı görünüyor.
Tom had pockets full of cash after a lucky night at the casino.
- Kumarhanedeki şanslı bir geceden sonra, Tom'un cepler dolusu nakiti vardı.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
One should put a full stop at the end of the sentence.
- Biri cümlenin sonunda bir nokta koymalı.
Tom joined the navy after finishing college.
- Tom üniversiteyi bitirdikten sonra donanmaya katıldı.
Tom added a few finishing touches to the painting.
- Tom tabloya birkaç son rötuşları ekledi.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
I'll come over after I finish the work.
- İşi bitirdikten sonra uğrayacağım.
What was the outcome of the election?
- Seçimin sonucu neydi?
You must appropriately review the outcome of your bargain.
- Pazarlığının sonucunu uygun bir şekilde gözden geçirmelisin.
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son basımı gelecek pazartesi yayınlanacak.
It will be fine this afternoon.
- Bu öğleden sonra hava güzel olacak.
I hope this fine weather lasts till the weekend.
- Umarım bu güzel hava hafta sonuna kadar sürer.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter..
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
O, oğullarına kötü davrandı.
- He behaved badly to his sons.
O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
- He distributed his land among his sons.
Orada duran çocuk benim oğlumdur.
- The boy standing over there is my son.
Bir çocuk bir şarkıdan daha çabuk ne öğrenir?
- What will a child learn sooner than a song?
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- His son became a famous pianist.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
Bir erkek evlat babasına itaat etmeli.
- A son must obey his father.
Tom mükemmel erkek evlattır.
- Tom is the perfect son.