Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
O, burada bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere about here.
Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.
- I remember seeing you all somewhere.
O, burada bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere about here.
Bir yere bir sınır koymalıyız.
- We have to draw a line somewhere.
Bir yere gidiyor musun?
- Are you going somewhere?
Herhangi bir yerde Tom'un adresine sahibim.
- I have Tom's address somewhere.
Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
- I thought we were going to go somewhere.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Tom o tür bir restoranda yemek yemeği göze alamaz bu yüzden başka bir yere gidelim.
- Tom can't afford to eat at that kind of restaurant so let's go somewhere else.
Bu çantayı başka bir yere koyar mısın?
- Could you put this bag somewhere else?
I've hidden some candies somewhere.
I have to go somewhere at lunch. Can I meet you at 2?.
Somewhere along the line he must have learned some German, because he understood what they said.
I've got to get my butt to class.
... Governor Romney's proposing, what has to happen is is that the money has to come from somewhere. ...
... then poor Jim is left somewhere in the past, he doesn't know where. But then he meets ...