Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
- Lucy sometimes visits May.
Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?
- Do you sometimes study in the library?
Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
O bazen işe arabayla gider.
- Sometimes he drives to work.
Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
- I sometimes wonder if I am a girl.
Bunu birgün yapacağım.
- I'm going to do that sometime.
Tom bunu birgün yapmalı.
- Tom should do that sometime.
Arasıra bana yaz ve nasıl olduğundan beni haberdar et.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Tom bana ziyaret için bir ara uğramam gerektiğini söyledi.
- Tom told me that I should drop by sometime for a visit.
Bir ara bana yaz tamam mı?
- Write me sometime, OK?
Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.
- In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
- Sometimes Tom came to meet his old friends.
Bir gün oraya gitmeliyim.
- I should go there sometime.
Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
- Even the worthy Homer sometimes nods.
Günün birinde buluşmalıyız.
- We should get together sometime.
Günün birinde seni tekrar görmek isterim.
- I would like to see you again sometime.
Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.
- Let's schedule a meeting sometime early next week.
Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
- Come and visit us in Paris sometime soon.
I'll see you at the pub sometime this evening.
If you want something to be done right, sometimes you've just got to do it yourself.
- If you want something done right, sometimes you've just gotta do it yourself.
A captain sometimes goes to Davy Jones' locker with his ship.
- A captain sometimes goes to Davy Jones's locker with his ship.
my sometime friend and mentor.
... we have to talk sometime. ...