someone who tends or waits on someone

listen to the pronunciation of someone who tends or waits on someone
Английский Язык - Турецкий язык

Определение someone who tends or waits on someone в Английский Язык Турецкий язык словарь

tender
(Nükleer Bilimler) ihale
tender
{s} gevrek

Biftek sulu ve gevrek. - The roast beef is juicy and tender.

tender
{s} yumuşak

Bu sığır çok yumuşak. O sadece ağzınızda erir. - That beef is very tender. It just melts in your mouth.

Yavaş bir el hareketiyle onun bir tutam saçını kenara itti. Sonra, şefkatle ve yumuşak bir şekilde kulağının alt tarafından boynunu öptü. - With a slow movement of his hand, he pushed aside a lock of her hair. Then, tenderly and softly, he kissed her neck below the ear.

tender
{f} sunmak
tender
kolaylıkla incinen
tender
(Ticaret) icap
tender
teklifte bulunmak
tender
teklif

Şirketinizin teklifi kazandığını duydunuz mu? - Have you already heard that your firm has won the tender?

tender
duyarlı

Dünyanın daha fazla duyarlılığa ihtiyacı var. - The world needs more tenderness.

tender
kömür vagonu
tender
müşfik
tender
teklif ver(mek)
tender
(isim) teklif, öneri, teklif mektubu, keşif bedeli, tediye mektubu, bakıcı, bakan kimse, tender, yolcuları gemiden kıyıya taşıyan kayık
tender
{i} yolcuları gemiden kıyıya taşıyan kayık
tender
kolay incinir
tender
{s} kolaylıkla incinen, hassas, duyarlı: The skin around the wound is very tender. Yarayı çevreleyen cilt çok hassas
tender
(Avrupa Birliği) İhale, teklif
tender
{i} bakıcı
Английский Язык - Английский Язык
tender
someone who tends or waits on someone

    Расстановка переносов

    some·one who tends or waits on some·one

    Турецкое произношение

    sʌmwʌn hu tendz ır weyts ôn sʌmwʌn

    Произношение

    /ˈsəmˌwən ˈho͞o ˈtendz ər ˈwāts ˈôn ˈsəmˌwən/ /ˈsʌmˌwʌn ˈhuː ˈtɛndz ɜr ˈweɪts ˈɔːn ˈsʌmˌwʌn/
Избранное