Şehir Londra'nın doğusuna uzanmaktadır.
- The city lies east of London.
Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.
- They lost the war on the eastern front.
Onlar doğuya doğru seyahat etti.
- They travelled eastwards.
Rüzgar doğuya doğru esiyor.
- The wind is blowing east.
Bir nehir şehri doğuya ve batıya ayırır.
- A river separates the city into east and west.
Onun şehirden ayrıldığını ve doğuya taşındığını duydum.
- I heard that he left town and moved east.
Akraba kayırma doğu ülkelerinde yaygındır.
- Nepotism is widespread in Eastern countries.
Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
- He has studied the cultures of Eastern Countries.
Habarovsk, Rus Uzak Doğusu'nun en büyük şehirleri arasındadır.
- Khabarovsk is among the largest cities of the Russian Far East.
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
- The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.