sit on top of the world

listen to the pronunciation of sit on top of the world
Английский Язык - Турецкий язык
Dünyanın tepesine otur
(deyim) dünyalar onun olmak
on top of
-e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber: He's doing this on top of his regular job. Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor. He asked for a
on top of
ayrıca
on top of
üstüne

Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu. - Tom put his wallet on top of the dresser.

Kayakları arabanın üstüne koydu. - He put the skis on top of the car.

on top of
-e ilaveten
on top of
-in yanı sıra
on top of
üstünde

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı. - Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.

Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor. - Two children are sitting on top of the fence.

on top of
ile beraber
on top of
-e ek olarak
on top of
tepesinde

Dağın tepesindeki hava çok inceydi. - The air on top of the mountain was very thin.

Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum. - Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.

on top of
üstelik
on top of
in tepesinde
on top of
-e ek olarak, -in yani sıra, ile beraber: "He's doing this on top of his regular job. - Bunu asıl işinden ayrı olarak yapıyor.", "She asked for a promotion, and on top of that she wanted a raise. - Terfiini istedi; bir de üstüne üstlük bir maaş artışı talep etti."
on top of
-in tepesinde
Английский Язык - Английский Язык

Определение sit on top of the world в Английский Язык Английский Язык словарь

on top of
Fully informed about, and in control of something; up to speed with

I have sorted out the problems and am now on top of the situation.

on top of
In addition to something else

. . and on top of all that, I got a puncture!.

on top of
Atop
on top of
over all of, over the surface of; in addition to
sit on top of the world

    Турецкое произношение

    sît ôn tôp ıv dhi wırld

    Произношение

    /ˈsət ˈôn ˈtôp əv ᴛʜē ˈwərld/ /ˈsɪt ˈɔːn ˈtɔːp əv ðiː ˈwɜrld/
Избранное