John tends to get angry when he doesn't have his own way.
- John kendi tarzıyla yapmazsa, sinirlenme eğilimindedir.
Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet.
- Benimle ilgili olarak, sinirlenince sessizliğe büründüğümü bilmelisin.
He became forgetful, which annoyed him intensely.
- O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.
Recently I get annoyed at the slightest thing he says.
- Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.
Tom's way of speaking gets on my nerves.
- Tom'un konuşma şekli benim sinirlerimi bozuyor.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
They anger us with their behavior.
- Onlar bizi davranışlarıyla sinirlendiriyor.
I'm boiling with anger.
- Sinirden köpürüyorum.
It doesn't pay to lose your temper.
- Sinirlenmeniz işe yaramaz.
He lost his temper and hit the boy.
- Sinirlendi ve çocuğa vurdu.
The central nervous system consists of four organs.
- Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.
I became very nervous when I couldn't locate my passport.
- Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
So annoying... Now I get a headache whenever I use the computer!
- Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.
This noise is annoying.
- Bu gürültü sinir bozucu.
Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument.
- Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.
Tom is irritating because he always has to have his own way.
- Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.
You never know when he's going to throw another tantrum.
- Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.
Google uses a neural network to translate sentences.
- Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.