sinirlen

listen to the pronunciation of sinirlen
Турецкий язык - Английский Язык
get sore
peeve
{f} peeved
get angry

John tends to get angry when he doesn't have his own way. - John kendi tarzıyla yapmazsa, sinirlenme eğilimindedir.

Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet. - Benimle ilgili olarak, sinirlenince sessizliğe büründüğümü bilmelisin.

got sore
got angry
gotten sore
jitters
annoyed

He became forgetful, which annoyed him intensely. - O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.

Recently I get annoyed at the slightest thing he says. - Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.

jitter
gall
sinir
{i} nerve

Tom's way of speaking gets on my nerves. - Tom'un konuşma şekli benim sinirlerimi bozuyor.

I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves. - Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.

sinir
anger

They anger us with their behavior. - Onlar bizi davranışlarıyla sinirlendiriyor.

I'm boiling with anger. - Sinirden köpürüyorum.

sinir
{i} temper

It doesn't pay to lose your temper. - Sinirlenmeniz işe yaramaz.

He lost his temper and hit the boy. - Sinirlendi ve çocuğa vurdu.

sinir
{s} nervous

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

I became very nervous when I couldn't locate my passport. - Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.

sinir
{i} pet
sinir
{i} fury
sinir
tendon
sinir
(Havacılık) boundary
sinir
crabby
sinir
fibre
sinir
annoying

So annoying... Now I get a headache whenever I use the computer! - Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.

This noise is annoying. - Bu gürültü sinir bozucu.

sinir
string
sinir
irritating

Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument. - Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.

Tom is irritating because he always has to have his own way. - Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.

sinir
equanimity
sinir
irksome
sinir
arse
sinir
bugger
sinir
{i} limit
sinir
neuronic
sinir
{i} border
sinir
border line
sinir
tantrum

You never know when he's going to throw another tantrum. - Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

sinir
(Anatomi) nerve
sinir
quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
sinir
neural

Google uses a neural network to translate sentences. - Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.

sinir
nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
sinir
equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
sinir
sinew
sinir
anger; irritation
sinir
(Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
sinir
irritating, exasperating (person, thing)
sinir
thing about which one is fastidious
sinir
choler
sinir
bordering
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sinirlen в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Sinir
(Osmanlı Dönemi) KETİTE
Sinir
(Osmanlı Dönemi) HIŞAŞ
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet: "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu."- R. N. Güntekin
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği: "Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer."- R. N. Güntekin
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet
sinir
Hoşa gitmeyen, can sıkan
sinir
Rahatsız edici, hastalık derecesine varan özellik
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhî niteliği
sinir
Kas kirişi ve zarı
sinirlen
Избранное