O günahının farkında değil.
- She is unconscious of her sin.
Günahla kazanılırsa, onda herhangi bir kazanç olmaz.
- Acquired by sin - there's no profit within.
Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me Father for I have sinned.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.
- In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her.
Yüzüne bakılmayacak kadar suçlusun.
- You're guilty as sin.
Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
- We have sinned, Lord, forgive us.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Daha günahkar bir kişiyle hiç karşılaşmadım.
- I have never met a more sinful person.
Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.
- I have never met a more sinful man.
Daha günahkar bir kişiyle hiç karşılaşmadım.
- I have never met a more sinful person.
Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.
- I have never met a more sinful man.
I cannot do without this dictionary even for a single day.
- I can not do without this dictionary even for a single day.
I can not do without this dictionary even for a single day.
- I cannot do without this dictionary even for a single day.
It was hardly a concession. for he regarded Siberia as his sin bin, a place to take to when a cooling-off period was needed.
I would like to see the sin bin used instead of yellow cards.
Joe Feinberg, who supplied the decorative ceramic tiles for the Key Biscayne homes of both the President and Bebe Rebozo, thinks Nixon is guilty as sin..
Builder: No. It's—it's that she's gone and—and not got married. . . . I suppose you'd have me eat humble pie and tell Athene she can go on living in sin and offending society.
I'm going back to the synagogue.
- Sinagoga geri gidiyorum.
There aren't that many synagogues in this city.
- Bu kentte o kadar çok sinagog yok.
Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.
- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına sindi.
My dog cowers under the table whenever he hears thunder.
- Köpeğim ne zaman gök gürültüsünü duysa masanın altına siner.
... I don't think that's a sin. ...