simultaneously

listen to the pronunciation of simultaneously
Английский Язык - Турецкий язык
eş zamanlı
eşzamanlı bir şekilde
aynı anda

Her şey aynı anda oldu. - Everything happened simultaneously.

Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum. - I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.

aynı zamanda

O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen. - He is a scholar and a musician simultaneously.

birlikte
hep beraber
es zamanlı
(zarf) aynı anda
simültane
at the same time
aynı zamanda

Tom her gece aynı zamanda yatmaya gider. - Tom goes to bed at the same time every night.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

simultaneous
{s} eşzamanlı
at the same time
bununla birlikte
at the same time
bununla beraber
at the same time
aynı anda

Tom, armonika ve gitarı aynı anda çalabilir. - Tom can play the harmonica and the guitar at the same time.

Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi. - Everybody in the building headed for the exits at the same time.

simultaneous
{s} anında
simultaneous
aynı zamanda meydana gelen
simultaneous
(Denizbilim) eş-anlı
simultaneous
birlikte
simultaneous
aynı anda olan
simultaneous
simultane

O gerçekten bir simultane çevirmen olarak çalışmak istiyor. - He really wants to work as a simultaneous interpreter.

simultaneous
aynı zamanda yapılan
simultaneous
aynı zamanda olan
at one time
bir zamanlar

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi. - That island was governed by France at one time.

Bir zamanlar burada bir köprü vardı. - At one time, there was a bridge here.

at the same time
yine de
simultaneous
aynı zamanda vaki olan
simultaneous
bir arada simultaneousnessaynı zamanda vaki olma
simultaneous
(Nükleer Bilimler) aynı anda

Her şey aynı anda oldu. - Everything happened simultaneously.

Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum. - I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.

simultaneous
{s} aynı zamanda olan, aynı zamanda meydana gelen, simültane, eşzamanlı, eşanlı
simultaneous
(Askeri) EŞ ZAMANLI

Onun hayali eş zamanlı bir çevirmen olmak. - Her dream is to become a simultaneous interpreter.

simultaneous
simultaneouslyaynı zamanda
simultaneous
(Tekstil) eşanlı, simultane
simultaneous
eşzamanlılık
simultaneous
simültane
Английский Язык - Английский Язык
Occurring at the same time
at the same instant; "they spoke simultaneously"
{a} at the same time, in union
at the same instant; "they spoke simultaneously
concurrently, at the same time
at one time
at the same time
simultaneous
occurring, done, or existing at the same time
simultaneous
Things which are simultaneous happen or exist at the same time. the simultaneous release of the book and the album The theatre will provide simultaneous translation in both English and Chinese. + simultaneously sim·ul·ta·neous·ly The two guns fired almost simultaneously. things that are simultaneous happen at exactly the same time (simultaneus, from simul )
simultaneous
{a} acting or existing together
simultaneous
Occurring or transpiring at the same time
simultaneous
Existing, happening, or done, at the same time; as, simultaneous events
simultaneous
A ruling of no hit when two fencers in foil and sabre hit each other at the same time with an attack, redouble or remise
simultaneous
In foil and sabre, two attacks for which the right-of-way is too close to determine
simultaneous
Able to process more than one type of mental input at a time, e g visual, verbal, and musical Able to attend to more than one activity at a time
simultaneous
Happening or existing at the same time
simultaneous
{s} occurring at the same time, done at the same time, concurrent
simultaneous
Able to process more than one mental input at a time, e g visual, verbal, and musical Able to attend to more than one activity at a time
simultaneous
occurring or operating at the same time; "a series of coincident events"
simultaneous
in foil and sabre, two attacks for which the right-of- way is too close to determine
simultaneous
occurring at the same time
working simultaneously
doing many different tasks at the same time
simultaneously

    Расстановка переносов

    si·mul·ta·ne·ous·ly

    Турецкое произношение

    saymılteyniısli

    Произношение

    /ˌsīməlˈtānēəslē/ /ˌsaɪməlˈteɪniːəsliː/

    Этимология

    () simultaneous +‎ -ly

    Видео

    ... The grasslands appear almost simultaneously around the world. ...
    ... simultaneously. ...
Избранное