O günlerde her şey daha basitti.
- Everything was simpler in those days.
Esperanto Interlinguadan çok daha basit.
- Esperanto is much simpler than Interlingua.
Glisinden daha basit bir amino asit var mı?
- Is there a simpler amino acid than glycine?
Esperanto Interlinguadan çok daha basit.
- Esperanto is much simpler than Interlingua.
Bu sadece bu kadar basit.
- It's just that simple.
O sade bir elbise giymişti.
- She wore a simple dress.
Tom basit sorulara bile cevap veremedi.
- Tom couldn't even answer the simple questions.
Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
- Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.
- This little story is too simple to explain everything.
Tom, sade ve basit bir yemek yedi.
- Tom ate plain and simple food.
Fadıl cinayetten ceza almadı. Sade ve basit.
- Fadil got away with murder. Plain and simple.
Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır ama alternatif öneri üretmek zordur.
- As a general rule, it's simple to criticize, but difficult to produce alternative suggestions.
Çince eğitimi zor gibi görünse de, düşündüğünüzden daha kolaydır.
- Although studying Chinese seems difficult, it's simpler than you think.
Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
- Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
- First of all, please do a simple self-introduction.
O tam olarak o kadar basit değildi.
- It wasn't quite that simple.
Bizler gerçeklerin basit olduğunu düşünme hatasına düşmeye meyilliyiz çünkü basitlik, görevimizin amacı.
- We are apt to fall into the error of thinking that the facts are simple because simplicity is the goal of our quest.
Olağanüstü şeyler asla basit ve sıradan yollarla gerçekleşmez.
- Extraordinary things never happen in simple and ordinary ways.
Maria çok kibar, sıradan bir kız.
- Maria is a very polite, simple girl.
Olağanüstü şeyler asla basit ve sıradan yollarla gerçekleşmez.
- Extraordinary things never happen in simple and ordinary ways.
may with no great impropriety be termed going a simpling; but with this special difference, that your field simpler never picks up a nettle for a marsh-mallow; a mistake which your tour simpler is very liable to.
That was a symple cause,’ seyde Sir Trystram, ‘for to sle a good knyght for seyynge well by his maystir.’.
There is no simple way to define precisely a complex arrangement of parts, however homely the object may appear to be.
... simpler for them as well. ...
... legal immigration system, to reduce the backlog, make it easier, simpler and cheaper for people ...