Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.