Onun önemli olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that's significant?
Süper güçler silahsızlanmada önemli gelişme yaptılar.
- The superpowers made significant progress in disarmament.
Her sözcük anlamlıdır.
- Every word is significant.
Üniversitedeki hayat anlamlıdır.
- The life in the university is significant.
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
- In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
- Tom's French has improved significantly.
Bu önemli derecede farklı.
- This is significantly different.
Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
- Tom is doing significantly better.
Benim sevgilim bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.
- My significant other works at a language school and loves it very much.
Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
- My office is significantly brighter than yours.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
That was a very significant step in the right direction.
... The majority of people by a significant margin think that ...
... working very closely with her. And this year we hope to make significant progress on that. ...