Bu köyün nüfusu azalmıştı.
- The population of this village had decreased.
Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
Pirinç üretimi azaldı.
- Production of rice has decreased.
1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.
- Since 1990, methane emissions have decreased by 11%.
Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
- His income was diminished by half after retirement.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.
- A fallen tree blocked the path.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.