Bundan sonra sana güvenmek zorunda kalacağım.
- I'll have to rely on you from now on.
Sanırım bir şey için birine asla güvenmek zorunda kalmadığım için benim dostluk üzerine görüşüm oldukça kasvetli.
- I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Tom Mary'ye güvenen tek kişiydi.
- Tom was the only one who trusted Mary.
O güvenilir bir arkadaştı.
- He was a trusted friend.
Herkes tarafından güvenilir, değil mi?
- She's trusted by everyone, isn't she?