Bağırmak istemiyorum.
- I don't want to shout.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
- Shouting at your computer will not help.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
- They shouted as loudly as they could.
Sesinin çıktığı kadar bağırdı.
- She shouted at the top of her voice.
Biri yardım için bağırıyor.
- Someone is shouting for help.
Birinin bağırdığını duyduk.
- We heard somebody shout.
Man at the bar cos it was his shout.
... ( shouts, grunts ) ...