Ben ikinci el kitapçılarda ve ikinci el giyim dükkanlarında alışveriş yapmayı severim.
- I like shopping in used-book stores and in used-clothing shops.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Bulut, ayı biçimindeydi.
- The cloud was in the shape of a bear.
Kazlar V biçiminde uçarlar.
- Geese fly in a V shape.
Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.
- This shop uses only recycled paper.
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- There is a flower shop near by.
Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
- It is said that cats can change shape.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
Formda kalmak için ne yaparsın.
- What do you do to stay in shape?
Şu an formda değilim.
- I'm not in good shape now.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
- We're going downtown to go shopping.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
- Local shops do good business with tourists.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
- Music gives sound to fury, shape to joy.
O gerçekten iyi durumda.
- He's really in good shape.
Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
- The handle is shaped like a duck's head.
Tom kontrol ettirmek için arabasını tamirhaneye getirdi.
- Tom brought his car to the repair shop to have it checked.
Tamirhaneye gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Tom'un evi piramite benzer biçimlidir.
- Tom's house is shaped like a pyramid.
Tamir atölyesine gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Sosyal normlar, davranışımızı şekillendirir.
- Social norms shape our behavior.
O, ona bir kalp şeklinde kırmızı bir pasta pişirdi.
- He baked her a red cake shaped like a heart.
Bizim güneş sistemimiz şekil olarak eliptiktir. Bu onun yumurta şeklinde olduğu anlamına gelir.
- Our solar system is elliptical in shape. That means it is shaped like an egg.
The professor never pretended to the academic prerogative of forcing his students into his own channels of reasoning; he entered into and helped shape the discussion but above all he made his men learn to think for themselves and rely upon their own intellectual judgments.
The used bookshop wouldn't offer much due to the poor shape of the book.
He cut a square shape out of the cake.
We exercise to keep in good physical shape.
... this convergence of cultures has shaped the city and contributed to its ...
... learned from his education that shaped the direction of our nation. ...