Yalan söylediğin için yazıklar olsun.
- Shame on you for lying.
Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
- A shameless liar speaks smilingly.
Tüm sahte, angarya ve kırık düşlerle; hala güzel bir dünya.
- With all its sham, drudgery and broken dreams; it is still a beautiful world.
O, sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
- He sits at a table, surrounded by false friends and shameless women.
Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
- A shameless liar speaks smilingly.
Tom durulama yapmaz. O sadece şampuan kullanır.
- Tom doesn't use rinse. He only uses shampoo.
Bu kadar çok şey yapmak için yalnızca bir hayatımızın olması yazık.
- It's a shame we only have one life to do so many things.
It was only a sham wedding, they didn't care much for one another but wanted their parents to stop hassling them.
A con-man must be skilled in the arts of sham and deceit.
You were shammed by the pool shark.
The time-share deal was a sham.