Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
- Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
May I pay with a travelers' check?
- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
He set out on a trip.
- O bir seyahata çıktı.
She is saving her money with a view to taking a trip around the world.
- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.