Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
- Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Tom loves taking trips.
- Tom seyahat etmeyi sever.
Tom is leaving on a trip on Friday.
- Tom cuma günü bir seyahata çıkıyor.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
I want to travel to the moon.
- Ben aya seyahat etmek istiyorum.
Some people think the president spends too much time traveling.
- Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
Tom and Mary spent a year traveling around the world.
- Tom ve Mary dünya çapında seyahat ederek bir yıl geçirdi.
If I were rich, I'd pass my time in travelling.
- Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
I hate travelling by subway.
- Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
It seems you enjoy travelling the world.
- Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
The travel agent suggested that we take some traveler's checks with us.
- Seyahat acentası yanımıza bazı seyahat çekleri almamızı önerdi.
Let's ask a travel agent.
- Bir seyahat acentasına soralım.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?