Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
From Sendai I extended my journey to Aomori.
- Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
- Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
Tom is leaving on a trip on Friday.
- Tom cuma günü bir seyahata çıkıyor.
Tom loves taking trips.
- Tom seyahat etmeyi sever.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
I want to spend some time traveling.
- Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
Some people think the president spends too much time traveling.
- Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
If I were rich, I'd pass my time in travelling.
- Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
It seems you enjoy travelling the world.
- Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
Let's ask a travel agent.
- Bir seyahat acentasına soralım.
The travel agent suggested that we take some traveler's checks with us.
- Seyahat acentası yanımıza bazı seyahat çekleri almamızı önerdi.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
I want to travel to the moon.
- Ben aya seyahat etmek istiyorum.