sevilenler

listen to the pronunciation of sevilenler
Турецкий язык - Английский Язык
Popular Games
sev
{f} love

I have a friend who loves me. - Beni seven bir arkadaşım var.

I don't love you anymore. - Artık seni sevmiyorum.

sevilen
{s} darling
sevilen
{s} beloved

Life without beloved person has no sense. - Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.

Nothing is as beloved as what one does in vain. - Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.

sev
{f} loved

If you want to be loved, love! - Eğer sevilmek istiyorsan, sev!

Art is loved by everybody. - Sanat herkes tarafından sevilir.

sevilen
loveable
sevilen
habib
sevilen
embraceable
sevilen
adored
sev
{f} loving

It is pleasant to watch a loving old couple. - Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.

I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary. - Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.

sevilen
loved

He's a singer that's loved by everyone. - O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.

There is no worse prison than the fear of hurting a loved one. - Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.

sev
relish
sevilen
popular

Tom is quite popular, isn't he? - Tom oldukça sevilen, değil mi?

He's the most popular boy in the class. - O, sınıftaki en sevilen oğlan.

sevilen
lovable

I was not a lovable child. - Sevilen bir çocuk değildim.

sevilen
liked
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) mahbûbât
sevilenler
Избранное