Aslında o oynak bir kadın.
- Actually she is a loose woman.
O gevşek bir ceket giyiyor.
- She's wearing a loose coat.
Bu ayakkabılar biraz gevşek.
- These shoes are a little loose.
Tom uzun bol ceket giydi.
- Tom wore a long, loose-fitting coat.
Pantolonum çok bol, çünkü çok kilo verdim.
- My pants are very loose because I've lost much weight.
O, serbest bir hayat yaşadı.
- He has led a loose life.
Köpekleri serbest bırakma.
- Don't set the dogs loose.
We set sail for the Caribbean.