Mary ile ayrılmak istemedim.
- I didn't want to split up with Mary.
Ayrılmak istiyorum ama denesem bile yapamayacağımı biliyorum.
- I want to split up, but I know I couldn't even if I tried.
Tom, Mary ve John'un ayrıldığını duydu.
- Tom heard that Mary and John had split up.
Tom'un Mary'den ayrıldığını duydum.
- I heard Tom split up with Mary.