Tom onu bekliyor olsada, Mary'nin bir elbise seçmesi zamanını aldı.
- Mary took her time choosing a dress even though Tom was waiting for her.
Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.
- I made a big mistake when choosing my wife.
İş otel seçmeye gelince çok seçicidir.
- ׂShe's very picky when it comes to choosing hotels.
O fikirler arasından seçiyoruz.
- We're choosing among those ideas.
Onun başkan olarak seçilmesine kimse karşı çıkmadı.
- Nobody argued against choosing him as chairman.