Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Sen kötü bir insan değilsin.
- You're not a horrible person.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
- People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
- I just wish we could leave this horrible place.