sebeple

listen to the pronunciation of sebeple
Турецкий язык - Английский Язык

Определение sebeple в Турецкий язык Английский Язык словарь

bu sebeple
therefore

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament. - Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

sebep
reason

There is no reason why he should resign. - Onun istifa etmesi için bir sebep yok.

There are a good many reasons why you shouldn't do it. - Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.

sebep
cause

It transpired that fire was caused by a careless smoker. - Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.

Cause and effect react upon each other. - Sebep ve sonuç birbirlerine tepki yaparlar.

sebep
{i} why

Is there any reason why I must obey him? - Ona boyun eğmem için herhangi bir sebep var mı?

Can you think of any reason why Tom and Mary shouldn't get married? - Tom ve Mary'nin niçin evlenmemeleri gerektiği hakkında herhangi bir sebep düşünebiliyor musun?

sebep
{i} ground

So far, your action seems completely groundless. - Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.

The people's fears aren't groundless. - Halkın korkuları sebepsiz değildir.

sebep
cause, reason
sebep
motive

Detectives considered different motives for the murder. - Dedektifler cinayet için farklı sebepler düşündüler.

sebep
{i} subject
bu sebeple
(Latin) ipso facto
bu sebeple
that's why

Everybody makes mistakes. That's why they put erasers on pencils. - Herkes hatalar yapar, bu sebeple onlar kurşun kalemlere silgiler koyarlar.

sebep
caus

It transpired that fire was caused by a careless smoker. - Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.

Cause and effect react upon each other. - Sebep ve sonuç birbirlerine tepki yaparlar.

sebep
(deyim) give cause for
sebep
justification
sebep
{i} occasion
sebep
score
sebep
matter

No matter where you look you can see damage caused by the earthquake. - Nereye bakarsan bak depremin sebep olduğu hasarı görebilirsin.

sebep
(Hukuk) factor
herhangi bir sebeple acelecilik
rash for any reason
sebep
give reason
bu sebeple
that's why, therefore
hangi sebeple olursa olsun
for whatever reason
sebep
causation
sebep
consideration
sebep
means, medium
sebep
cause, reason neden
sebep
inducement
sebep
pretext, excuse
sebep
account

Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths. - CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.

sebep
grounds
yalnız bu sebeple
(Hukuk) ipso facto
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sebeple в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Sebep
(Osmanlı Dönemi) DAİ
Sebep
illet
Sebep
saik
Sebep
Sebep
mucip
Sebep
saika
sebep
Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey: "Aynayı kırmamın hiçbir sebebi yoktur."- S. F. Abasıyanık
sebep
Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey
sebeple
Избранное