seçilememe

listen to the pronunciation of seçilememe
Турецкий язык - Английский Язык
(Kanun) ineligibility
The state or quality of being ineligible
{i} lack of qualification, lack of ability, unsuitability
the quality or state of being ineligible
seç
choose

You may choose any book you like. - Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

seç
chose

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

He was chosen to be a member of the team. - O, takımın bir üyesi olarak seçildi.

seç
{f} chosen

The president of the republic is chosen by the people. - Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

seç
{f} elect

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
choosing

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

Mary took her time choosing a dress even though Tom was waiting for her. - Tom onu bekliyor olsada, Mary'nin bir elbise seçmesi zamanını aldı.

seç
{f} elected

Dwight Eisenhower was elected president in 1952. - Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

Please select a language for the Image Viewer interface. - Lütfen Image Viewer arayüzü için bir dil seçin.

seç
pick on

Pick one of the items on this list. - Bu listedeki öğelerden birini seçin.

Why don't you pick on someone your own size? - Neden boyuna göre birini seçmiyorsun?

seç
pick out

You can pick out any book you like. - Beğendiğin kitabı seçebilirsin.

I want to pick out a present for my friend. - Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.

seç
{f} selected

She selected a hat to match her new dress. - O, yeni elbisesi ile uyması için yeni bir şapka seçti.

She selected a blue dress from the wardrobe. - Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.

seç
choose, select
seç
singleout
seçilememe
Избранное