Tom considered his options.
- Tom seçeneklerini düşündü.
Tom asked if there were any other options.
- Tom diğer seçenekler olup olmadığını sordu.
I see no other choice.
- Başka seçenek görmüyorum.
There is no choice but to agree to his plan.
- Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.
We agreed that there was no other alternative.
- Başka seçenek olmadığını kabul ettik.
You can walk, or alternatively, I'll drive you there in my car.
- Yürüyebilirsin veya ikinci bir seçenek olarak, seni oraya arabamla götürürüm.