We have no options but to continue.
- Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
Tom doesn't have many options.
- Tom'un çok seçeneği yok.
What payment options are available?
- Hangi ödeme seçenekleri mevcut?
Tom advised Mary to take some time to think over her options.
- Tom Mary'ye seçenekleri üzerinde düşünmek için biraz zaman almayı tavsiye etti.
There is no choice but to agree to his plan.
- Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.
I see no other choice.
- Başka seçenek görmüyorum.
You leave me no alternative.
- Bana seçenek bırakmıyorsun.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.