Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
Bu evin sağlam bir temeli vardır.
- This house has a solid foundation.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Bu İncil, Avustralyalı bir vakıftan geldi.
- This Bible came from an Australian foundation.
Suçlamalarınızın hepsi asılsız. O masum ve biz bunu kanıtlayacağız.
- All of your accusations are without foundation. She's innocent and we're going to prove it.