Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti.
- Dan didn't even want to train Linda.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
- No special training is needed to operate this machine.
Sadece trene yetişmek için istasyona aceleyle gittik.
- We hurried to the station only to miss the train.
Son trene yetişmek için hızlı koştu.
- He dashed to catch the last train.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.
- A long train of camels was moving to the west.