schulen

listen to the pronunciation of schulen
Немецкий Язык - Турецкий язык
öğretmek, eğitmek
Английский Язык - Турецкий язык

Определение schulen в Английский Язык Турецкий язык словарь

train
{f} eğitmek

Köpekleri eğitmek kolay değil. - It is not easy to train dogs.

Tom köpeğini eğitmek için birini kiraladı. - Tom hired someone to train his dog.

train
tren

En yakın tren istasyonu nerede? - Where is the closest train station?

Sonraki tren ne zaman ayrılacak? - What time does the next train leave?

train
{f} alıştırma yapmak
train
antreman yapmak
train
çalıştırmak

Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil. - No special training is needed to operate this machine.

train
yetişmek

Son trene yetişmek için hızlı koştu. - He dashed to catch the last train.

Trene zamanında yetişmek için acele etti. - He hurried so as to be in time for the train.

train
yetiştirmek
train
olaylar/düşünceler zinciri
groups
gruplar

Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular. - They formed themselves in groups of five.

O, birçok gruplara konuşmalar yaptı. - He made speeches to many groups.

schools
okullar

1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı. - Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.

Okulları değiştirmem gerekiyor. - I have to change schools.

train
eğit(mek)
train
{i} yildiz
train
{i} kervan

Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu. - A long train of camels was moving to the west.

train
{i} katar; kafile
train
{f} eğitmek, terbiye etmek, yetiştirmek
train
{f} nişan almak
train
dalları kazık veya
train
hayvanı tuzağa çekmek için sıralanmış yem
Немецкий Язык - Английский Язык