schon wieder

listen to the pronunciation of schon wieder
Немецкий Язык - Турецкий язык
gene mi?
gene mi?
Английский Язык - Турецкий язык

Определение schon wieder в Английский Язык Турецкий язык словарь

again
yeni baştan

Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi. - I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.

Bu yeni baştan oluyor. - It's happening all over again.

again
Yinele (son işlemi)
again
ayrıca

Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır. - Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.

Fiyat düşük ama ayrıca kalite çok iyi değil. - The price is low, but then again, the quality isn't very good.

again
yine

O, üç tane yedi ve yine aynı sayıda yiyebileceğini söyledi. - He ate three and said he could eat as many again.

Hanako yine şemsiyesini unuttu. - Hanako has forgotten her umbrella again.

again
kaytadan
again
tekrar

Aynı hatayı tekrar yapma. - Don't make the same mistake again.

Menüyü tekrar alabilir miyim lütfen? - Can I have the menu again, please?

again
gene

Görünüşe göre Mary gene sarhoş. - It looks like Mary is drunk again.

Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı. - After eight months, he eventually started dating girls again.

again
kayta
again
yeniden

Yeniden ödeyerek saçmalık etti. - It is foolish of him to pay for it again.

İki gün içinde beni yeniden ara. - Call me again in two days.

again
bazen
again
bir daha

Ben bir daha seni burada asla görmek istemiyorum. - I never want to see you here ever again!

Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi. - Tom said that nothing like that would ever happen again.

again
now and again ara sıra
again
defaatle
again
üstelik

O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur. - He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native.