O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.
- He has made rapid progress in English.
O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
- She tends to speak rapidly.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
- A computer can calculate very rapidly.
A swallow flies very swiftly.
- Eine Schwalbe fliegt sehr schnell.
The kite soared upwards with the swiftness of a bird.
- Der Drachen flog schnell wie ein Vogel in die Luft.
I hope you have a speedy recovery.
- Ich hoffe, dass du dich schnell wieder erholst.