His modesty is worth respecting.
- Onun alçakgönüllülüğü saygı duymaya değer..
Tom and Mary have started respecting each other.
- Tom ve Mary birbirlerine saygı duymaya başladılar.
Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
- Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
You've got to respect Tom.
- Tom'a saygı duymak zorundasın.
Tom and Mary have started respecting each other.
- Tom ve Mary birbirlerine saygı duymaya başladılar.
We cannot help respecting his courage.
- Onun cesaretine saygı duymamak elimizde değil.
He is respected by everybody.
- Ona herkes tarafından saygı duyulur.
His soldiers feared and respected him.
- Onun askerleri ondan korkuyor ve ona saygı duyuyordu.
You're respected by everybody.
- Herkes tarafından saygı duyuluyorsun.
He respects Einstein, an American scientist.
- O, bir Amerikalı bilim adamı, Albert Einstein'a saygı duyuyor.
Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
- Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
We have to respect local customs.
- Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.