Please refer to page ten.
- Lütfen onuncu sayfaya bakın.
Look at the next page.
- Bir sonraki sayfaya bakın.
I’ll be out all day, so page me if you need me.
This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
I haven't read the final page of the novel yet.
- Romanın son sayfasını henüz okumadım.
Tom wants to turn over a new leaf.
- Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor.
Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
- Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
Take a sheet of paper and write!
- Bir sayfa kağıt alın ve yazın!
On a separate sheet of paper, describe your best friend: age, where he or she lives, his or her job, etc.
- Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.