He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.