Bir incitici söz ve bir küçümseme hariç, asla daha yumuşak tutkularla konuşmadı.
- He never spoke of the softer passions, save with a gibe and a sneer.
Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
- Tom wanted a pencil with a softer lead.
Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
- Tom wanted a pencil with a softer lead.
Biraz daha yumuşak konuşur musunuz?
- Would you mind speaking a little softer please?
Japonya'da iklim İngiltere'dekinden daha ılımandır.
- The climate in Japan is milder than in England.
Buradaki iklim Moskova'dakinden daha ılımandır.
- The climate here is milder than in Moscow.