Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Sigara satışı yasaklanmalıdır.
- The sale of cigarettes should be banned.
Japon dana eti dün indirimli idi.
- Japanese beef was on sale yesterday.
Elmalar bugün indirimli.
- Apples were on sale today.
O mağazada bir indirimli satış var.
- There is a bargain sale at that store.
Dün, annemle birlikte indirimli satışa gittim ve bana bir elbise alması için onu kışkırtmayı sürdürdüm.
- I went to a sale with my mother yesterday and kept hounding her to buy me a dress.
O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
- She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
- A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
Satış departmanının bir üyesiyim.
- I am a member of the sales department.
Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.
- If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes.
I work in the sale ring of X Company.
İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.
- Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
Üç kişi arasında geçen bir satış: A kişisi B ye satış yapar. B de C kişisine. Ama mal doğrudan A dan C de gider.
Bu kitap satılık değil.
- This book is not for sale.
Tom'un evi satılıktır.
- Tom's house is for sale.
Bu yeni arabalar satılık.
- These new cars are on sale.
Deniz tarakları bugün satılık.
- Scallops are on sale today.
A certificate of free sale in Italy permits the commercial sale of the product in that country.
He celebrated after the sale of company.
They are having a clearance sale: 50% off.
That used car has one thing going for it: it is sale-proof.
Is this ladder for sale? - No, it is used to reach the products on the upper shelves.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
He's likable and motivated: perfect for a career in sales.
Sales were up 12% over last year.
... you know, the Well, which is very old, and now endangered. Salon just put it up for sale, ...
... The second argument comes from property rights. The doctrine of first sale is a very important ...