sahilleri

listen to the pronunciation of sahilleri
Турецкий язык - Английский Язык
coastlines
sahil
seaside

An elevated seaside bike path collapsed in Rio. - Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.

I'd like to go to the seaside with you. - Seninle sahile gitmek istiyorum.

sahil
coast

We drove along the coast. - Sahil boyunca arabayla gezdik.

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

sahil
beach

Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming. - Tom ve arkadaşları sahilde oturdu ve erkek çocuklarının yüzmesini izledi.

After dinner, I take a walk on the beach. - Akşam yemeğinden sonra, sahilde bir yürüyüş yaparım.

sahil
shore

He is 60 and still builds sand castles in the shore. - O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.

It's still too cold to go down to the shore. - Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.

sahil
{i} bank
sahil
heated
sahil
littoral
sahil
strand

Timmendorfer Strand is a well-known beach town. - Timmendorfer Strand tanınmış bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea front
sahil
coastline

The city has a long coastline. - Şehrin uzun bir sahil şeridi var.

fildişi sahilleri
Ivory Coast
sahil
the coast

As far as I can tell, the coast is clear. - Bildiğim kadarıyla sahil açık.

Driving along the coast is wonderful. - Sahil boyunca araba sürmek harika.

sahil
coast of
sahil
seashore

When I was a child, I used to go to the seashore every summer. - Ben bir çocukken, ben her yaz sahile giderdim.

They made for the seashore. - Onlar sahile doğru gitti.

sahil
seaboard
sahil
coastal

Blackpool is a coastal town. - Blackpool bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea coast
sahil
(kumlu) hurst
sahil
waterside
sahil
seashore, shore, coast, beach; seafront
sahil
hurst
sahil
seafront
sahil
seacoast
sahil
ashore
ülke sahilleri
(Ticaret) coastwise
ülke sahilleri
(Ticaret) cabotage
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sahilleri в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SAHİL
(Osmanlı Dönemi) Deniz, göl veya akarsu kenarı. Kıyı, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı: "Bir gün, adanın sahilinde, bir soğan yüklü kayık gelip demirledi."- S. F. Abasıyanık
sahil
At kişnemesi
sahil
Kuzey Amerika'da kumlu ve kumtaşlı kıyı tepelerinden meydana gelen bölge
sahilleri
Избранное