Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
- He hid his sadness behind a smile.
Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti.
- She helped him overcome his sadness.
Gözlerin hüzün doluydu.
- Your eyes were full of sadness.
Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor.
- Her face reflects disgust and sadness, rather than anger.
Gözleri keder doluydu.
- Their eyes were full of sadness.
Mutluluk ve keder sadece bir süre boyunca devam eder.
- Happiness and sadness only last for a time.
She has experienced many sadnesses in her forty years.
... all the sadness and frustration and anger and hurt, and then the crowd starts screaming, ...
... one never tires from consecrated the sadness of the minarets that stand out ...