Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
- What's your favorite sad song?
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
- This is such a sad story.
Hiç kimse benim küçük kazama gülmedi ve herkes biraz üzgün görünüyordu.
- No one laughed at my little accident and everyone seemed a little sad.
Haberi duyduğumda çok üzgün hissettim.
- I felt very sad when I heard the news.
Üzücü haberi duyduktan sonra, o, gözyaşları içinde yıkıldı.
- After hearing the sad news, she broke down in tears.
Tom durumun gerçekten üzücü olduğunu düşündü.
- Tom thought the situation was really sad.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Tom üzüntülü olduğunu söyledi.
- Tom said that he was sad.
Sanırım hiç arkadaş olmaması iç karartıcı.
- I think it's sad to have no friends.
Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.
- I think it's sad to not have any friends.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Senin aşkın olmadan hayatım çok kederli olurdu.
- Without your love, my life would be very sad.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.
- Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch.
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
- I saw the mark of sadness that had remained on her face.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Mektubu okuduktan sonra hüzünlendi.
- He got sad after reading the letter.
Vprose Sir Guyon, in bright armour clad, / And to his purposd iourney him prepar'd: / With him the Palmer eke in habit sad, / Him selfe addrest to that aduenture hard .
She gets sad when he's away.
And thus they strekyn forth into the stremys, many sadde hunderthes.
That's the saddest-looking pickup truck I've ever seen.