sağlanma

listen to the pronunciation of sağlanma
Турецкий язык - Английский Язык

Определение sağlanma в Турецкий язык Английский Язык словарь

sağla
provide

The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program. - Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.

She provided the traveler with food and clothing. - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.

sağla
made available to
sağla
enable to be
sağla
{f} enabling
sağla
{f} stand by
sağla
{f} supply

Can you supply me with everything I need? - İhtiyacım olan her şeyi bana sağlayabilir misin?

Supply me with this information as soon as possible. - En kısa sürede bana bu bilgiyi sağlayın.

sağla
provide for

Young as he is, he has a large family to provide for. - O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.

He is unable to provide for his family. - O, ailesinin geçimini sağlayamaz.

sağla
make available to
sağla
{f} provided

We provided them with money and clothes. - Biz onlara para ve giysi sağladık.

She provided for her old age. - Onun yaşlılığında geçimini sağladı.

sağla
employ

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees. - Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

Japanese companies generally provide their employees with uniforms. - Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.

sağla
provide with
sağla
enable to
sağla
lay on
sağla
supply with
sağla
{f} supplying

They were accused of supplying arms to terrorists. - Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.

sağla
supplies

This school supplies textbooks to its students. - Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.

The Red Cross constantly supplies food to the disaster areas. - Kızıl Haç afet bölgelerine sürekli olarak gıda sağlar.

sağla
procure
sağla
providewith
sağla
enable

The property left him by his father enables him to live in comfort. - Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.

I afterward sold them to enable me to buy R. Burton's Historical Collections. - Ben sonradan bana R. Burton 'ın Tarihi Koleksiyonlarını satın almamı sağlaması için onları sattım.

sağla
providefor
sağla
enableto
sağla
layon
sağlanmak
to be ensured, be guaranteed
sağlanmak
compensate for; temporarily substitute for
sağlanmak
equip; make up for
sağlanmak
supply
sağlanmak
to be provided; to be procured, be found; to be gained, be obtained; to be achieved, be won; to be brought about
sağlanmak
provide something that is needed or desired; furnish
Турецкий язык - Турецкий язык
Sağlanmak işi
sağlanmak
Sağlama işine konu olmak
sağlanma
Избранное