I'm just going to rest during the summer vacation.
- Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
While you drive, you should focus on the road.
- Sürüş sırasında yola odaklanman gerekir.
Tom sprained his ankle while hiking.
- Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.
He met many fascinating people in the course of his travels.
- O, seyahatleri sırasında çok sayıda etkileyici insanlarla tanıştı.
The orchestra makes discordant noises when tuning up.
- Orkestra akort etme sırasında kulak tırmalayan sesler yapar.
The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams.
- REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır.
Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası kuruldu.
We queued up for the bus.
- Biz otobüs için sıraya girdik.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
Tom took a seat next to Mary on the bench.
- Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
Tom hurt his left knee during practice, so John had to play the game in his place.
- Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.
Our friend finished the race in second place.
- Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Tom asked Mary to see about getting front row seats at the Lady Gaga concert.
- Tom Mary'den Lady Gaga konserinde ön sıra koltuklardan almanın bir yolunu bulmasını istedi.
Tickets will be allotted in order of application.
- Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
That's reversing the logical order of things.
- Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.
In this line of work, if you make a grim face the customers won't come.
- Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
It was my turn to clean the room.
- Odayı temizleme sırası benimdi.
It was her turn at last.
- Sonunda onun sırasıydı.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
There is a book on the desk.
- Sıranın üstünde bir kitap var.
A book is lying on the desk.
- Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
I have occasional pains in the stomach.
- Midemde ara sıra olan ağrılar var.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
During the strike, 35% of the trains will operate.
- Grev sırasında trenlerin % 35'i çalışacak.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
We followed him single file till we reached the cabin.
- Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
The bank collapsed during the recession.
- Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
- Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.